Bir varmış, bir yokmuş. Derin denizlerin maviliklerinde, küçük ve meraklı bir balık yaşarmış. Adı Mino’ymuş. Mino diğer balıklardan biraz farklıymış. Çünkü o, uçmak istiyormuş!
Her gün suyun yüzeyine çıkıp gökyüzüne bakar, kuşlara imrenerek:
– “Keşke ben de uçabilsem…” dermiş.
Diğer balıklar ona gülermiş:
– “Balıklar uçamaz Mino! Sen yüzmeye devam et!”
Ama Mino çok inatçıymış. Vazgeçmemiş. Günlerce araştırmış, düşünmüş. En sonunda deniz kaplumbağası Toti ona yardım etmeye karar vermiş.
– “Mino,” demiş Toti, “Uçamayabilirsin ama zıplayabilirsin!”
Beraberce pratik yapmışlar. Mino, kuyruğuyla suyun dışına sıçramayı öğrenmiş. Her sıçrayışta biraz daha yükseğe çıkmış. Ve bir gün… Küçük bir martı ile göz göze gelmiş!
Martı gülümsemiş ve şöyle demiş:
– “Senin kadar yüksekten zıplayan bir balık görmemiştim!”
Mino çok mutlu olmuş. Artık uçmasa bile, gökyüzüne dokunabildiğini biliyormuş. Ve en önemlisi: hayal kurmaktan hiç vazgeçmemiş.