Bir varmış, bir yokmuş… Uçsuz bucaksız çimenlerle kaplı Yeşilova adında huzurlu bir vadide, minik mi minik bir kaplumbağa yaşarmış. Adı Tospik’miş. Tospik, biraz yavaş yürürmüş..
Bir varmış, bir yokmuş… Gökkuşağının ucu ile bulutların yastık yaptığı bir köyün yakınlarında, rengârenk ağaçlarla dolu Renkli Orman varmış. Bu ormanda her ağaç farklı bir..
Uzak bir ormanda, büyük gövdeli ama kalbi yumuşacık bir fil yaşardı. Adı Fıstık’tı. Fıstık her sabah göl kenarında su içer, sonra dev ağacın altına uzanıp..
Ormanın derinliklerinde, küçük bir kaplumbağa yaşardı. Adı Tospik’ti. Kabuğu parıl parıl, yürüyüşü yavaş ama kalbi cesur doluydu. Tospik her sabah uyanır, gökyüzüne bakar ve bir..
Bir zamanlar, Uzaklar Ormanı’nın tam kalbinde, gökyüzüne uzanan kocaman ağaçların, yemyeşil sarmaşıkların ve gülümseyen çiçeklerin arasında küçük ama cesur bir yaprak yaşardı. Bu yaprağın adı..
Bir sabah orman güneşle uyanmıştı. Kuşlar ötüyor, çiçekler esen rüzgârla hafifçe sallanıyordu. Uğur böceği minik yuvasından başını uzattı. Karnı çok acıkmıştı. "Bugün güzel bir şeyler..
Bir varmış bir yokmuş… Uzak bir ormanın derinliklerinde annesi ile birlikte yaşayan minicik bir ayı varmış. onun adı Minik'miş. Tüyleri kahverengi ve yumuşacıkmış. Kış yaklaşırken..
Bir zamanlar yemyeşil ağaçlarla dolu, kuş seslerinin hiç eksik olmadığı huzurlu bir ormanda minik bir fare yaşarmış. Adı Minikmiş. Minik, sabah erkenden uyanmış, karnı çok..
Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, yemyeşil ağaçların göğe yükseldiği, dere seslerinin şarkı gibi aktığı huzurlu bir orman varmış. Bu ormanda küçük bir kaplumbağa yaşarmış...
Bir varmış, bir yokmuş. Uzak bir ormanın içinde Fındık Tepesi diye bir tepe varmış. Bu ormanda sabah olunca güneş parlamaya başlamış, kuşlar cıvıldamış. Ormanın minik..